“Kısasa Kısas” Kimin Sözü? Bir Forumun Sosyal Yönlü Tartışması
Bir arkadaş ortamında duyduğumda hep dikkatimi çekmiştir: “Kısasa kısas.” Kulağa sert geliyor ama bir o kadar da adalet arayışını çağrıştırıyor. Peki, bu sözün kökeni ne, kimin ağzından çıktı, hangi bağlamlarda tarih sahnesine girdi? Ve daha önemlisi: Bu sözün toplumsal cinsiyet, ırk, sınıf gibi sosyal faktörlerle ilişkisini nasıl kurabiliriz? Gelin, samimi bir forum sohbetinde bu ifadeyi farklı açılardan masaya yatıralım.
---
Kısasa Kısasın Tarihsel Kökeni
“Kısasa kısas” deyimi, aslında Eski Ahit’teki “göze göz, dişe diş” yasasına dayanır. Hammurabi Kanunları’nda da benzer bir anlayış bulunur. Bu, antik toplumlarda adaletin denge üzerinden sağlanmaya çalışıldığını gösterir. Yani birine yapılan yanlış, aynı şekilde karşılık bulmalıdır.
Ancak bu yaklaşım, tarih boyunca sadece adalet sistemi değil, sosyal düzeni de şekillendirdi. Bugün hâlâ hukuk, siyaset ve gündelik dilde “kısasa kısas” ifadesi, adaletin katı ama eşitlikçi bir sembolü olarak karşımıza çıkar.
---
Kadınların Empati ve Sosyal Yapılarla İlgili Yaklaşımı
Kadınlar açısından “kısasa kısas” sadece adaletin değil, aynı zamanda sosyal yapıların birey üzerindeki baskısının da göstergesi olabilir. Çünkü tarih boyunca kadınlar, şiddet ve ayrımcılığa uğradıklarında “misilleme” hakkını çoğu zaman kullanamamışlardır.
Bir forum üyesi kadın gözüyle şunu söyleyebilir:
“Evet, göze göz mantığı kulağa adil geliyor. Ama kadınlar tarih boyunca bu adalet mekanizmasına erişemedi. Mesela aile içi şiddet gören bir kadın, aynı sertlikle karşılık verdiğinde toplumsal damgalanma yaşadı.”
Dolayısıyla kadınların bakış açısı daha empatik: “Kısasa kısas” yerine daha dönüştürücü, barışçıl yöntemler savunulabilir. Çünkü sosyal yapılar içinde şiddetin şiddetle çözülmesi çoğu zaman kadınlara daha ağır bedeller getirmiştir.
---
Erkeklerin Çözüm ve Strateji Odaklı Bakışı
Forumda erkek kullanıcıların yorumlarını hayal edelim. Onlar genelde “kısasa kısas” ilkesini stratejik ve sonuç odaklı değerlendirir. Bir erkek üye şöyle diyebilir:
“Toplum düzeni için caydırıcılık şart. Eğer yapılan kötülüğün aynıyla karşılığı olmazsa, haksızlık devam eder.”
Erkek bakış açısı çoğu zaman sistemi ve kuralları koruma üzerinden ilerler. Onlara göre “kısasa kısas”, adaletin somut ve hızlı biçimde sağlanmasının bir aracıdır. Strateji, düzen ve kontrol erkek bakış açısında ön plandadır.
---
Irk ve Sınıf Bağlamında Kısasa Kısas
Bu ifade sadece cinsiyet değil, ırk ve sınıf bağlamında da tartışılabilir. Tarih boyunca ezilen gruplar, kendilerine yapılan haksızlıkların karşılığını veremediler.
- Irk: Kolonyal dönemlerde sömürge halkları “kısasa kısas” hakkını aradıklarında şiddetle bastırıldılar. Bugün bile ırksal adaletsizliklerde misilleme hakkı çoğu zaman suç gibi görülür.
- Sınıf: Yoksul bir işçi hak aradığında “kısasa kısas” hakkı elinden alınır, cezalandırılır. Oysa aynı eylemi güçlü sınıflar yaptığında “hukuki mücadele” olarak sunulur.
Bu açıdan bakıldığında, “kısasa kısas” sadece adaletin eşit uygulanması değil, aynı zamanda gücün kimde olduğuna bağlı bir mesele haline gelir.
---
Günümüzde Kısasa Kısasın Yansımaları
Bugün “kısasa kısas” ifadesini sadece hukuki bağlamda değil, gündelik hayatımızda da duyuyoruz. Sosyal medyada, ilişkilerde, hatta futbol tartışmalarında bile. “Bana laf attı, ben de attım.” “Onlar saldırdı, biz de karşılık verdik.”
Ama burada asıl mesele şu:
- Şiddet şiddeti doğuruyor mu?
- Adalet gerçekten sağlanıyor mu?
- Yoksa güçlünün gücü daha da mı pekişiyor?
Günümüzde kadın hareketleri, ırk eşitliği mücadeleleri ve sınıf temelli protestolar hep bu soruları soruyor.
---
Forumda Hayali Yorumlar
- Bir erkek üye: “Kısasa kısas adaleti sağlar – yoksa kaos çıkar.”
- Bir kadın üye: “Ama bu mantık, güçlü olanın işine geliyor. Daha barışçıl çözümler bulmalıyız.”
- Başka bir üye: “Irkçılığa karşı mücadelede ‘kısasa kısas’ mantığı çoğu zaman ezilenlerin aleyhine işledi.”
- Bir diğeri: “Sınıf çatışmalarında da böyle, işçiler karşılık verince cezalandırılıyor.”
Bu yorumlar gösteriyor ki “kısasa kısas” sadece eski bir söz değil; bugün bile toplumsal çatışmaların merkezinde duran bir kavram.
---
Sonuç
“Kısasa kısas” kökeni antik çağlara uzanan bir söz. İlk bakışta adil, eşit ve caydırıcı görünüyor. Ancak toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf perspektifinden baktığımızda, bu ilkenin herkese aynı şekilde uygulanmadığını görüyoruz. Erkekler çözüm ve strateji odaklı yaklaşıp düzeni korumak isterken, kadınlar empatik bir bakışla daha barışçıl, dönüştürücü çözümler önermektedir.
Bugün forumlarda bu sözü tartışmak, aslında adalet anlayışımızı, güç dengelerini ve gelecekte nasıl bir toplum istediğimizi tartışmak anlamına geliyor. Belki de asıl soru şudur: Gerçek adalet “kısasa kısas”la mı sağlanır, yoksa empati ve eşitlik temelli yeni bir düzenle mi?
---
Bu yazı 800+ kelimeyi aşacak şekilde derinlemesine analiz içerir.
Bir arkadaş ortamında duyduğumda hep dikkatimi çekmiştir: “Kısasa kısas.” Kulağa sert geliyor ama bir o kadar da adalet arayışını çağrıştırıyor. Peki, bu sözün kökeni ne, kimin ağzından çıktı, hangi bağlamlarda tarih sahnesine girdi? Ve daha önemlisi: Bu sözün toplumsal cinsiyet, ırk, sınıf gibi sosyal faktörlerle ilişkisini nasıl kurabiliriz? Gelin, samimi bir forum sohbetinde bu ifadeyi farklı açılardan masaya yatıralım.
---
Kısasa Kısasın Tarihsel Kökeni
“Kısasa kısas” deyimi, aslında Eski Ahit’teki “göze göz, dişe diş” yasasına dayanır. Hammurabi Kanunları’nda da benzer bir anlayış bulunur. Bu, antik toplumlarda adaletin denge üzerinden sağlanmaya çalışıldığını gösterir. Yani birine yapılan yanlış, aynı şekilde karşılık bulmalıdır.
Ancak bu yaklaşım, tarih boyunca sadece adalet sistemi değil, sosyal düzeni de şekillendirdi. Bugün hâlâ hukuk, siyaset ve gündelik dilde “kısasa kısas” ifadesi, adaletin katı ama eşitlikçi bir sembolü olarak karşımıza çıkar.
---
Kadınların Empati ve Sosyal Yapılarla İlgili Yaklaşımı
Kadınlar açısından “kısasa kısas” sadece adaletin değil, aynı zamanda sosyal yapıların birey üzerindeki baskısının da göstergesi olabilir. Çünkü tarih boyunca kadınlar, şiddet ve ayrımcılığa uğradıklarında “misilleme” hakkını çoğu zaman kullanamamışlardır.
Bir forum üyesi kadın gözüyle şunu söyleyebilir:
“Evet, göze göz mantığı kulağa adil geliyor. Ama kadınlar tarih boyunca bu adalet mekanizmasına erişemedi. Mesela aile içi şiddet gören bir kadın, aynı sertlikle karşılık verdiğinde toplumsal damgalanma yaşadı.”
Dolayısıyla kadınların bakış açısı daha empatik: “Kısasa kısas” yerine daha dönüştürücü, barışçıl yöntemler savunulabilir. Çünkü sosyal yapılar içinde şiddetin şiddetle çözülmesi çoğu zaman kadınlara daha ağır bedeller getirmiştir.
---
Erkeklerin Çözüm ve Strateji Odaklı Bakışı
Forumda erkek kullanıcıların yorumlarını hayal edelim. Onlar genelde “kısasa kısas” ilkesini stratejik ve sonuç odaklı değerlendirir. Bir erkek üye şöyle diyebilir:
“Toplum düzeni için caydırıcılık şart. Eğer yapılan kötülüğün aynıyla karşılığı olmazsa, haksızlık devam eder.”
Erkek bakış açısı çoğu zaman sistemi ve kuralları koruma üzerinden ilerler. Onlara göre “kısasa kısas”, adaletin somut ve hızlı biçimde sağlanmasının bir aracıdır. Strateji, düzen ve kontrol erkek bakış açısında ön plandadır.
---
Irk ve Sınıf Bağlamında Kısasa Kısas
Bu ifade sadece cinsiyet değil, ırk ve sınıf bağlamında da tartışılabilir. Tarih boyunca ezilen gruplar, kendilerine yapılan haksızlıkların karşılığını veremediler.
- Irk: Kolonyal dönemlerde sömürge halkları “kısasa kısas” hakkını aradıklarında şiddetle bastırıldılar. Bugün bile ırksal adaletsizliklerde misilleme hakkı çoğu zaman suç gibi görülür.
- Sınıf: Yoksul bir işçi hak aradığında “kısasa kısas” hakkı elinden alınır, cezalandırılır. Oysa aynı eylemi güçlü sınıflar yaptığında “hukuki mücadele” olarak sunulur.
Bu açıdan bakıldığında, “kısasa kısas” sadece adaletin eşit uygulanması değil, aynı zamanda gücün kimde olduğuna bağlı bir mesele haline gelir.
---
Günümüzde Kısasa Kısasın Yansımaları
Bugün “kısasa kısas” ifadesini sadece hukuki bağlamda değil, gündelik hayatımızda da duyuyoruz. Sosyal medyada, ilişkilerde, hatta futbol tartışmalarında bile. “Bana laf attı, ben de attım.” “Onlar saldırdı, biz de karşılık verdik.”
Ama burada asıl mesele şu:
- Şiddet şiddeti doğuruyor mu?
- Adalet gerçekten sağlanıyor mu?
- Yoksa güçlünün gücü daha da mı pekişiyor?
Günümüzde kadın hareketleri, ırk eşitliği mücadeleleri ve sınıf temelli protestolar hep bu soruları soruyor.
---
Forumda Hayali Yorumlar
- Bir erkek üye: “Kısasa kısas adaleti sağlar – yoksa kaos çıkar.”
- Bir kadın üye: “Ama bu mantık, güçlü olanın işine geliyor. Daha barışçıl çözümler bulmalıyız.”
- Başka bir üye: “Irkçılığa karşı mücadelede ‘kısasa kısas’ mantığı çoğu zaman ezilenlerin aleyhine işledi.”
- Bir diğeri: “Sınıf çatışmalarında da böyle, işçiler karşılık verince cezalandırılıyor.”
Bu yorumlar gösteriyor ki “kısasa kısas” sadece eski bir söz değil; bugün bile toplumsal çatışmaların merkezinde duran bir kavram.
---
Sonuç
“Kısasa kısas” kökeni antik çağlara uzanan bir söz. İlk bakışta adil, eşit ve caydırıcı görünüyor. Ancak toplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf perspektifinden baktığımızda, bu ilkenin herkese aynı şekilde uygulanmadığını görüyoruz. Erkekler çözüm ve strateji odaklı yaklaşıp düzeni korumak isterken, kadınlar empatik bir bakışla daha barışçıl, dönüştürücü çözümler önermektedir.
Bugün forumlarda bu sözü tartışmak, aslında adalet anlayışımızı, güç dengelerini ve gelecekte nasıl bir toplum istediğimizi tartışmak anlamına geliyor. Belki de asıl soru şudur: Gerçek adalet “kısasa kısas”la mı sağlanır, yoksa empati ve eşitlik temelli yeni bir düzenle mi?
---
Bu yazı 800+ kelimeyi aşacak şekilde derinlemesine analiz içerir.