Kibirli Deyimi Nedir ?

Dost

New member
Kibirli Deyimi Nedir?

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlerle çok düşündüren ve üzerine sohbet etmekten keyif alacağımız bir hikaye paylaşmak istiyorum. Her birimizin hayatında bir şekilde karşılaştığı, belki de bazılarımızın zaman zaman içinde olduğu bir duyguya, kibir duygusuna dair bir anlatım… Hadi gelin, hep birlikte bu yolculuğa çıkalım.

---

Bir Kasaba, Bir Hikaye

Kasabanın ortasında, küçük bir kahvehanede oturuyorduk. Günlerden salıydı, ve kasaba halkı arasında tanınan üç kişi vardı: Ali, Zeynep ve Ahmet. Ali, strateji ve çözüm odaklı düşünmesiyle bilinirken, Zeynep, çevresindeki insanları anlamaya çalışan, empatik bir kişilikti. Ahmet ise... Ahmet, kasabanın en kibirli insanıydı. Hem kasaba halkıyla hem de kendisiyle barışık değildi. O, her şeyin bir adım gerisinde durarak, övünmeyi ve kendini her daim diğerlerinden üstün görmeyi tercih ediyordu.

Ali, her zaman bir çözüm arayan, olaya bir adım daha geniş bakmaya çalışan biriydi. Zeynep ise her durumu anlamaya çalışıyor, insanları dinliyor ve duygularını anlamak için çaba sarf ediyordu. Ancak Ahmet, her zaman "en iyisi ben" diyerek, başkalarına karşı kendini üstün görüyordu.

Bir gün, kasabanın meydanında büyük bir tartışma başladı. Kasaba halkı, kasabaya yeni açılacak olan okul için bir karar almak üzere toplanmıştı. Ali, hemen çözüm önerilerini sıralamaya başladı. "Okulun yerini değiştirebiliriz, belki de başka bir konumda daha verimli olur," dedi. Zeynep ise, "Ama orada yaşayan insanların da görüşünü almalıyız. Herkesin rahatça ulaşabileceği bir yer olmalı," dedi.

Ahmet ise, her zaman olduğu gibi, alaycı bir şekilde araya girdi: "Neden her şeyi bu kadar büyütüyorsunuz? Benim fikrim çok basit: Burası en iyi yer, zaten halk da benim gibi düşünecek."

O an, kasaba halkı bir an sessiz kaldı. Zeynep, Ahmet'in sözleri üzerine derin bir nefes aldı ve "Ahmet, senin önerin gerçekten değerli ama belki de biraz daha dinlemelisin," dedi. Ali, Zeynep'in sözlerine katılmakla birlikte Ahmet'in kibirli tavrını fark etti ve bir çözüm yolu bulmak için sakinleşmeye çalıştı.

Ahmet'in cevabı ise soğuk ve sertti: "Benim düşüncem doğru, herkesin düşündüğü gibi değil."

Kibir: Bir Kalkan mı, Yoksa Bir Engel mi?

Zeynep ve Ali'nin karşısındaki Ahmet, her şeyin farkındaydı, ama kibir onu bir zırh gibi sarmıştı. Onun için kibir, aslında bir koruma mekanizmasıydı. Diğerlerinin fikirlerine değer vermek, ona zaaf gibi geliyordu. Kendini üstün görmenin ona kazandırdığı bir güç vardı ama bu güç, onu yalnızlaştırıyordu.

Zeynep, kibiri anlamaya çalışırken Ali, çözüm arayışını sürdürüyordu. Ama Ahmet’in kibiri, bir engel gibiydi. Her çözüm önerisi bir şekilde Ahmet’in benliğine çarptığında, onun bu kibirli tavrı ne yazık ki dinlemeyi, anlamayı engelliyordu.

Bir gün, kasaba halkı zor bir karar almak üzereydi. Okul projesinin en önemli aşamasına gelinmişti ve Ahmet, karara en son dahil olmuştu. Zeynep ve Ali, kasaba halkını bir araya getirmek için bir toplantı düzenledi. Ama Ahmet, toplantıya katılmak istemedi. "Benim yerime herkesin doğruyu bildiğinden emin olun," dedi ve gitti.

Kibirli Deyiminin Derinliği

Kasaba halkı, Ahmet’in kibirli tavrından sonra okulun yerini nihayet belirledi. Ancak kasabanın içindeki his, çözüme kavuşmaktan çok, hüsrana uğramış gibiydi. Ali ve Zeynep, herkesin bir şekilde birbirini dinleyerek anlaşacağına inanıyorlardı, ama Ahmet’in kibirli yaklaşımı her şeyin önündeydi.

Bu noktada kibir, sadece bir duygu değil, aynı zamanda bir savunma mekanizmasıydı. Kibirli insanlar, kendilerini başkalarından üstün göstererek güvenli bir mesafe yaratmaya çalışırlar. Ama bu güvenlik duygusu, zamanla onları yalnızlaştırır ve insanları anlamaktan, çözüm üretmekten uzaklaştırır.

---

Zeynep ve Ali, kasaba halkının geleceğini şekillendiren kararları aldıktan sonra, Ahmet’in bu kibirli tavırlarının onu daha da yalnızlaştırdığını fark ettiler. Ahmet’in kibiri, başkalarına değer verme ve onları anlama konusunda bir engel olmuştu. Oysa Zeynep’in ve Ali’nin yaklaşımı, empati ve stratejik düşünme, insanları daha yakınlaştırıyor, birlikte çözüm arayışını daha verimli kılıyordu.

Sonuç Olarak...

Forumdaşlar, bu hikaye belki de hepimize kibirin ne kadar uzaklaştırıcı bir şey olduğunu hatırlatır. Hepimizin içindeki kibir, bazen savunma mekanizması olarak işe yarayabilir, ama gerçekte bu sadece insanları birbirinden uzaklaştırır. Duygusal zeka ve çözüm odaklı düşünme, ilişkileri güçlü kılar ve kibirli olmamak, bizi daha insancıl ve sağlıklı kılar. Bu hikayeyi dinlerken siz ne düşündünüz? Kibirli birini tanıyor musunuz? Belki de sizdeki kibiri fark ettiniz mi? Yorumlarınızı bekliyorum, hep birlikte sohbet edelim.