Edirne Ticaret Borsası Ayçiçeği Kaç Para ?

Simge

New member
Edirne Ticaret Borsası Ayçiçeği Fiyatları Üzerine Bilimsel Bir Bakış

Selam dostlar,

Bugün Edirne Ticaret Borsası’nda işlem gören ayçiçeği fiyatlarını biraz farklı bir pencereden, yani bilimsel bir merakla ele almak istedim. Hepimiz biliyoruz ki ayçiçeği, özellikle Trakya’da hem ekonomik hem de kültürel bir simge. Ancak fiyatlardaki dalgalanmaları sadece “yağmur yağdı, verim azaldı” gibi yüzeysel nedenlerle açıklamak, bu karmaşık sistemi küçümsemek olur. Bu yazıda hem veriye dayalı bir analiz hem de toplumsal etkileri içeren bir değerlendirme sunacağım.

---

Ayçiçeği Ekonomisinin Bilimsel Temelleri

Ayçiçeği fiyatlarını anlamak için önce arz-talep dinamiklerini incelemek gerekiyor. Ekonomide bu ilişki, üretim miktarı ve tüketim talebi arasında kurulan hassas bir dengeye dayanır. Türkiye’de ayçiçeği üretiminin %40’tan fazlası Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli üçgeninde gerçekleşiyor. Edirne Ticaret Borsası bu üretimin merkezinde yer aldığı için, borsadaki fiyat hareketleri yalnızca yerel üreticiyi değil, tüm ülkenin yağ piyasasını etkiliyor.

Bilimsel olarak baktığımızda, fiyat dalgalanmalarının üç ana değişkenle yakından ilişkili olduğunu görüyoruz:

1. İklim koşulları – Yağış miktarı, sıcaklık dalgalanmaları, toprak nemi gibi faktörler doğrudan verimi etkiler.

2. Girdi maliyetleri – Gübre, mazot, tohum ve işçilik fiyatları.

3. Küresel piyasa – Ayçiçeği yağı dünya çapında işlem gören bir emtia. Ukrayna ve Rusya’daki üretim değişimleri bile Edirne fiyatlarına yansıyabilir.

Bunları bir denklem gibi düşündüğümüzde, ayçiçeği fiyatı yalnızca “yerel arz” değil, aynı zamanda “küresel etkileşim” ve “psikolojik piyasa beklentileri”nin de bir fonksiyonudur.

---

Erkeklerin Veri Odaklı Bakış Açısı: Rakamlarla Ayçiçeği

Birçok erkek üretici veya yatırımcı bu konuyu analitik bir gözle ele alıyor. “Geçen yıl tonda 17.000 TL iken bu yıl 15.800 TL’ye düşmesinin nedeni nedir?” sorusu sıkça duyuluyor.

Verilere bakalım:

- 2024 yılında Trakya genelinde ayçiçeği verimi dekarda ortalama 250 kg’dan 230 kg’a düştü.

- Mazot fiyatı %22 arttı, gübre maliyeti ise %18 yükseldi.

- Ancak aynı dönemde dünya ayçiçeği yağı fiyatları %12 geriledi (Ukrayna’daki ihracat yeniden artınca).

Bu durumda üretici, maliyetleri artarken satış fiyatı düşen bir paradoksla karşı karşıya kaldı. Bilimsel açıdan bu “negatif kâr marjı etkisi” olarak bilinir ve tarımsal sürdürülebilirliği tehdit eder.

Bir erkek üretici genellikle bu tabloya şöyle yaklaşır:

> “Rakamlar ortada, verim düşmüş, maliyet artmış; borsa fiyatının düşmemesi gerekirdi. Sistem dengeli işlemiyor.”

Bu bakış açısı mantıksaldır ve ekonometrik modellemelerle desteklenebilir. Fakat tek başına yeterli değildir.

---

Kadınların Sosyal ve Empatik Perspektifi

Kadın üreticiler, çiftçi eşleri ya da bölge halkı konuyu sadece sayılarla değil, sosyal etkilerle de değerlendiriyor. Onlar için ayçiçeği sadece bir ürün değil, “sofradaki yağ”, “çocuğun okul harçlığı”, “kışlık erzak” anlamına geliyor.

Sosyolojik açıdan bakıldığında, fiyat düşüşleri köylerdeki ekonomik dayanışma ağlarını zayıflatıyor. Kadınlar, bütçe planlamasında daha esnek ve uzun vadeli düşündükleri için, fiyat dalgalanmalarını aile ekonomisine nasıl uyarlayabileceklerini hesaplıyorlar.

Bir kadın üretici bu durumu şöyle özetliyor:

> “Fiyat düştü ama biz yağı kendimiz çıkarırız, birazını satarız, birazını ayırırız. Elbirliğiyle geçiniriz.”

Bu tutum, ekonomik adaptasyonun sosyal bağlarla nasıl güçlendiğini gösteriyor. Bilim insanları buna “topluluk dayanıklılığı (community resilience)” diyor.

---

İklim Bilimi ve Fiyat İlişkisi

Meteorolojik veriler, 2025 yılının yaz döneminde Edirne’de yağışların normallerin %30 altında seyrettiğini gösteriyor. Bu durum, fotosentez verimini ve tohum dolgunluğunu azalttı. Aynı zamanda güneşlenme süresi uzasa da, sıcaklık stresinin artması yağ oranını düşürdü.

Buradan çıkan bilimsel sonuç şu: Verim düşüşü sadece üretim miktarını değil, ürünün kalitesini de etkiliyor. Kalitesi düşük ayçiçeği, yağ oranı az olduğu için borsada daha düşük fiyattan işlem görüyor.

Yani fiyat sadece “kaç ton ürün var” sorusuyla değil, “ürünün içeriği ne kadar kaliteli” sorusuyla da belirleniyor.

---

Edirne Ticaret Borsası ve Piyasa Psikolojisi

Ticaret Borsası’nda fiyat belirleme mekanizması, klasik arz-talep dengesiyle birlikte beklenti teorisiyle de şekilleniyor. Eğer üreticiler “fiyat düşecek” beklentisine girerse, panik satışlar fiyatı daha da aşağı çeker. Bu, davranışsal ekonominin temel örneklerinden biridir.

Verilere göre, Eylül 2025 başında ton başına fiyat 15.800-16.200 TL bandında seyretti. Ancak Ekim ayı itibarıyla artan ihracat talebiyle birlikte fiyatların 16.700 TL civarına yükselme eğilimi gösterdiği görülüyor.

Peki bu ne anlama geliyor?

- Kısa vadede piyasa bir denge noktası arıyor.

- Uzun vadede ise, küresel talep toparlandıkça fiyatların tekrar artma ihtimali yüksek.

---

Bilimsel Verilerle Sade Sonuçlar

Edirne Ticaret Borsası ayçiçeği fiyatlarını belirleyen mekanizma; iklim, küresel piyasa, maliyetler ve psikolojik beklentiler arasında kurulan karmaşık bir sistemdir. Bilimsel analizler gösteriyor ki:

- Küresel arz artışı → yerel fiyat baskısı yaratıyor.

- Düşen yağ oranı → kalite düşüşüyle fiyatı aşağı çekiyor.

- Kadınların sosyal adaptasyonu → ekonomik dayanıklılığı koruyor.

- Erkeklerin veri odaklı tepkisi → piyasa istikrarı talebini güçlendiriyor.

---

Forum Tartışması İçin Sorular

- Sizce fiyatlar sadece verimle mi belirleniyor, yoksa psikolojik faktörler de etkili mi?

- Ayçiçeği üretiminde iklim değişikliğiyle mücadele için bilimsel yöntemler (örneğin kuraklığa dayanıklı tohumlar) yeterince kullanılabiliyor mu?

- Kadın üreticilerin sosyal dayanışma ağları, sizce piyasa dalgalanmalarına karşı nasıl bir “gizli sigorta” görevi görüyor olabilir?

- Erkeklerin analizci yaklaşımı ile kadınların empatik tutumu birleşirse, daha sürdürülebilir bir tarım modeli mümkün mü?

---

Son Söz

Edirne’deki ayçiçeği fiyatı sadece bir “rakam” değildir; doğanın, insanın ve ekonominin bir diyalogudur. Her dalgalanma, hem bilimsel bir denklem hem de sosyal bir hikâye anlatır. Bu yüzden fiyatlara bakarken, sadece tablolara değil, tarladaki insanın gözlerine de bakmak gerekir.

Peki sizce Edirne’nin altın sarısı tarlalarında bu hikâye nasıl devam edecek?